Karar Verememe Hastalığı Nedir? Bir Hayatın Dönüm Noktasından Doğan Hikâye
Hayatımızda öyle anlar vardır ki, bir adım atmak ile yerimizde kalmak arasındaki ince çizgide sıkışıp kalırız. İşte bugün sana böyle bir hikâye anlatmak istiyorum… Belki kendinden bir parça bulacak, belki de hiç tanımadığın bir yönünle yüzleşeceksin. Çünkü bu hikâye, “karar verememe hastalığı”nın insan ruhunda bıraktığı izleri anlatıyor.
—
Hareketsizliğin İçinde Sıkışan Zeynep’in Hikâyesi
Zeynep, otuz yaşlarında, başarılı bir grafik tasarımcıydı. Hayatı dışarıdan bakıldığında kusursuz görünüyordu: İyi bir işi, sevgi dolu arkadaşları ve huzurlu bir ailesi vardı. Fakat iç dünyasında büyük bir fırtına kopuyordu. Basit bir karar bile — akşam ne yiyeceğine, tatile nereye gideceğine, bir ilişkide devam edip etmeyeceğine — onu günlerce, hatta haftalarca düşündürebiliyordu.
Zeynep’in en büyük korkusu, yanlış karar vermekti. Her seçeneğin altında olası pişmanlıkları hesaplıyor, her yoldan sonra dönüş olup olmadığını tartıyordu. Zihni adeta bir labirent gibiydi; hangi kapıyı açsa bir yenisiyle karşılaşıyor ve sonunda hiçbirini seçemiyordu.
—
Karar Verememe Hastalığı Nedir?
Psikolojide karar verememe hastalığı ya da bilimsel adıyla “aboulomania”, kişinin önemli veya önemsiz kararları almakta zorlanması, hatta çoğu zaman alamaması durumudur. Bu bir tembellik değil; aksine çoğu zaman aşırı düşünmenin, mükemmeliyetçiliğin ve kaybetme korkusunun sonucudur.
Bu hastalık, zamanla kişinin hayatını kısıtlar, özgüvenini zedeler ve ilişkilerini yıpratır. Tıpkı Zeynep gibi insanlar, seçim yapmaktan kaçındıkça hayatı ellerinden kayar gider.
—
Erkeklerin Stratejik Gözünden: Ali’nin Yaklaşımı
Zeynep’in en yakın arkadaşı Ali, tam tersine, çözüm odaklı ve stratejik bir insandı. Bir sorunla karşılaştığında verileri toplar, artılarını eksilerini listeler ve hızla karar verirdi. Ona göre mesele basitti: “Yanlış karar bile kararsızlıktan iyidir.”
Ali, Zeynep’e defalarca “Bir adım at, sonra düzeltirsin” dese de bu sözler onun içindeki korkuyu dindiremiyordu. Çünkü Ali’nin dünyasında hata bir ders iken, Zeynep’in dünyasında hata bir felaketti.
—
Kadınların Empatik Gözünden: Elif’in Yolu
Zeynep’in çocukluk arkadaşı Elif ise olaya daha duygusal ve ilişkisel bir yerden yaklaşıyordu. Ona göre karar verememe, sadece bir zihinsel süreç değil, derinlerde yatan duyguların da yansımasıydı. Zeynep’in geçmişte yaşadığı hayal kırıklıkları, yanlış insanlara güvenmesi ve kendine yeterince inanmaması bu kararsızlığın temeliydi.
Elif, Zeynep’i anlamaya çalıştı. “Belki de önce ne istediğini değil, neden korktuğunu bulmalısın,” dedi bir gün. Bu cümle, Zeynep’in zihninde yankılandı. Belki de mesele neyi seçemediğinde değil, seçim yapmaktan neden bu kadar korktuğundaydı.
—
Seçim Yapmamanın da Bir Seçim Olduğunu Anlamak
Aylar geçtikçe Zeynep fark etti ki, karar verememek aslında hayatı kaçırmaktı. İş tekliflerini reddetmiş, ilişkilerini yıpratmış, fırsatları kaçırmıştı. Çünkü “ya olmazsa” korkusu onu “hiç denememeye” mahkûm etmişti.
Bir gün aynaya bakarken kendi kendine fısıldadı:
“Belki yanlış kararlar vereceğim ama en azından kendi yolumda yürümüş olacağım.”
Ve o gün ilk defa, küçük bir karar verdi: Yeni bir şehirde kısa bir tatile çıkmak. Bu belki küçük bir adım gibi görünüyordu ama Zeynep için bir devrimdi.
—
Karar Verememe Hastalığıyla Baş Etmenin Yolları
Hikâyelerden ilham alarak birkaç önemli çıkarım yapabiliriz:
Küçük adımlarla başla: Her kararı devasa bir dönüm noktası gibi görme. Ufak seçimlerle özgüvenini artır.
Mükemmeliyetçiliği bırak: Hiçbir karar yüzde yüz doğru değildir. Bazen “yeterince iyi” kararlar en doğrusudur.
Duygularını tanı: Korkularınla yüzleş, çünkü çoğu zaman karar verememenin kökeni duygusaldır.
Harekete geç: Hatalar, seni tanımlar. Ama kararsızlık seni yok eder.
—
Sonuç: Hayat, Kararlarla Biçimlenir
Zeynep’in hikâyesi, aslında hepimizin içinde bir yerlerde yaşadığımız bir gerçeği gösteriyor: Karar verememek, hayatı ertelemektir. Erkeklerin stratejik bakışı da kadınların empatik yaklaşımı da bize aynı gerçeği hatırlatır: Adım atmadıkça hiçbir şey değişmez.
Şimdi dur ve kendine sor:
Bugün hayatını değiştirecek küçük bir karar verebilir misin?
Çünkü bazen tek bir “evet” ya da “hayır”, bir ömrün yönünü değiştirebilir.